Tarkan Demir
Cumhur İttifakı'nın Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Burhan Sakallı, 10 yıllık Odunpazarı Belediye Başkanlığı deneyimiyle kolları sıvadığı bu süreçte kamuoyunun, seçilmesi durumunda ne yapacağını merak ettiği konuları Esolay'a değerlendirdi. Kentin ilk gündem maddelerinden olan ve Eskişehirlilerin büyük çoğunluğunun karşı durduğu, ihalesi 6 kez ertelenen kömür yakıtlı termik santralin verimli Alpu Ovası'na yapılmak istenmesi karşısında alacağı tutum için Atatürk Stadı'nı imara açtırmama konusunda verdiği sözleri referans gösteren Sakallı, Eskişehirspor'un geleceğinden kent içi trafiğe, Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile muhalefet anlayışına kadar pek çok merak edilen konuya açıklık getirdi.
1- Hayalinizdeki Eskişehir’i bize anlatır mısınız?
Eskişehir tarihin her döneminde farklı olmuş, değerli olmuş bir şehir. Evliya Çelebi'nin Seyahatname’sinden daha sonraki kaynaklara, Cumhuriyet tarihimizin ilk yıllarından günümüze kadar hep çok kıymetli bir şehir olmuş. Şöyle bir problem var, Eskişehir'in çok kıymetleri ve değerleri var. Bu kıymetlerin her biri bir köşede ya unutulmuş ya da kendisine küsülmüş. Şimdi yapmamız gereken bu unutulmuş, küsülmüş ya da küstürülmüş değerleri bir araya getirmek. Hayal ettiğimiz şehir, özellikle kent yöneticilerinin, seçilmişlerin, toplumun tüm kesimleriyle diyalog, iletişim, barış içinde olduğu, herkesin bu şehrin yönetim erklerinde yer aldığı, çocukların, kadınların, gençlerin, yaşlıların, emeklilerin, engellilerin herkesin bu yönetiminde söz sahibi olduğu ve ortak akılla yönetilen sonra da üreten, istihdam sağlayan katma değer yaratan, büyük bir refah üreten, ürettiğini de toplumun tüm katmanlarına adilce yayan ve hemşehrilerimizin içinde yaşamaktan keyif aldıkları, mutlu oldukları bir şehir hayal ediyorum. Eskişehir'de bu anlamda yapılması gereken çok iş var. Bunları 1 Nisan'da, bazılarını kısa, orta ve uzun vadede, arkadaşlarımız, tüm hemşehrilerimiz, paydaşlarımız ve çözüm ortaklarımızla hayata geçireceğiz.
2- Eskişehir'de gittikçe artan araç trafiği konusunda tramvaya alternatif bir ulaşım sistemi planlıyor musunuz?
Trafik ve ulaşım sorunu Eskişehir'in kaderi değil. 5 yıl içinde Eskişehir'in trafik, ulaşım ve otopark sorunu çözülecek. Sayın Büyükşehir Belediye Başkanının Fox TV'deki İsmail Küçükkaya'nın bu yöndeki sorusuna verdiği cevapta, 'Doğru ulaşım sorunu var ama bu, dünyanın tüm büyükşehirlerinde var' dedi. Ama Eskişehir ile kıyas yaptığınız şehirler 3-4 milyon, bazıları 5-6 milyon hatta ve hatta 10-15 milyon nüfuslu şehirler. Eskişehir'in merkez nüfusu sadece 750 bin. Bu kadar nüfusu olan bir şehirde her türlü sorun olabilir ama ulaşım ve trafik sorunu olamaz. Bugün bu şehirde ulaşım ve trafik sorunu varsa tümüyle yerel yöneticilerin bu konudaki acziyetlerinden kaynaklanıyor. Bir acil eylem planı yapalım, Eskişehir'deki ulaşıma, trafiğe, otoparka ilişkin ne kadar aktör varsa bu problemi çözmek için bunları harekete geçirelim. Tek merkezli şehir olmaktan çok merkezli şehir haline dönüştürmekten tutun, bugün şehrin açılmayan tüm bulvarlarına, caddelerine, sokaklarına, çevre yollarına, servis yollarına, yan yollarına kadar yapılmayanları yapacağız. Eskişehir'de trafiği ulaşımı sorun olmaktan çıkartacağız. Bugün Eskişehir'de bu sorunun çözümü olarak sunulan aktörler ve hayata geçirilen projelerin önemli bir bölümü aksine sorunu büyütmekten başka bir işe yaramıyor. Dolayısıyla bu şehirde mesela metro hiç düşünülmedi. Tramvay güzergahı ve akslarıyla ilgili neredeyse şehirle hiç istişare edilmedi. Şehrin üniversitelerine yakın zamana kadar müracaat dahi edilmedi. Daha çok İstanbul üniversitelerin üzerinden İTÜ üzerinden iş ve işlemler yapıldı. Zannediyorum ESOGÜ'ye bir-iki yıldır müracaat ediliyor. Oysa bu şehirde 20 yıldır belediye başkanlığı yapanlar hep İstanbul'la çalışmayı tercih etti. Yapılanlar da maalesef Eskişehir'in trafik sorunun çözmek bir yana artırdı. Dolayısıyla biz birçok aktörü hayata geçirerek, işler kılarak Eskişehir'in ulaşım sorununu çözeceğiz.
3- Eskişehir'de planlanan ancak yapımına bir türlü başlanamayan yeni çevre yolu için ne düşünüyorsunuz, iş başına geçtiğinizde bu konuda hükümet nezdinde ne gibi bir girişiminiz ve önceliğiniz olacak?
Çalıştık, görüştük. Ulaştırma Bakanımızla görüştük, görüşmeye devam ediyoruz. Cumhurbaşkanımıza ilettiğimiz dosyanın içinde bu var. Eskişehir'de iki çevre yolu var. Bunlardan biri Odunpazarı'nın güneyinden geçen 'Güney Çevreyolu' dediğimiz İmişehir'den başlayıp Aşağıçağlan ve Yukarıçağlan mahallelerinin arasından geçip Satılmışoğlu Mahallesi'nden Bursa yoluna bağlanan 52 kilometrelik Güney Çevreyolu. Bir de Muttalıp Ovası'nın kenarlarından Bozdağ'ın yamaçlarından geçen 30-35 kilometrelik 'Kuzey Çevreyolu' dediğimiz yol var. Biz Sayın Ulaştırma Bakanımızla bu iki yolla ilgili zaten bir fikir alışverişinde bulunuyoruz. Bunların fizibiliteleri yapıldı, yaklaşık maliyetleri çıkartıldı. neredeyse bir ihale süreci başlama aşamasına geldi. Biz bundan sonra bu iki yolun yapımıyla ilgili Sayın Bakanımız ve Cumhurbaşkanımızla daha fazla görüşmeye ve buradan mesafe almaya, bu yolların yapılmasına öncülük etmeye gayret ediyoruz. Ama bir o kadar önemli olan bu bahsettiğim Güney Çevreyolu'nun altında, büyükşehir belediyesinin sorumluluğunda bir iç bant var. Bir anlamda bir İç Güney Çevreyolu diyebileceğimiz yol var. Biz 1-2 yıl içinde bu yolu açmayı düşünüyoruz. Bu yolu açmadığınızda güney ve kuzey çevreyollarının açılmasına öncülük etmediğinizde, hakikaten şehrin hem transit trafiği hem de şehir içi trafiği içinden çıkılamaz hale gelecek. Ankara-Bursa istikametinde kullandığımız yol eskiden çevreyoluyken artık şehrin içindeki bulvara dönüşen ancak yıllardır büyükşehir belediyesinin ilgisiz kaldığı bu yol artık bulvar. Günde 80 bin lastik tekerlekli araç geçiyor, bunların yaklaşık 40 bini şehir içi trafiği için bu aksı kullanıyor. Eğer trafik ve ulaşımla ilgili bir şey konuşuyorsak, bunların da konuşulması gerekiyor. Güney ve Kuzey çevreyollarının açılmasına öncülük edeceğiz, iç yollarını da kısa sürede açacağız. Çünkü yol sorununu çözmeden kentin ulaşım ve trafik sorununu çözmek için adım atmış olmayız.

4- Geçtiğimiz günlerdeki toplantınızda akılda kalan bir cümlenizde “Büyükşehir Belediye Başkanı olduğumda Eskişehirspor Şampiyonlar Ligi’nde mücadele edecek hale gelecek” ifadesini kullandınız, bu nasıl olacak?
Eskişehirspor'un anlamı bir takım değil. Eskişehirspor kent için bir futbol takımından daha öte bir şeydir. Hatta Anadolu illeri için de bu geçerlidir. Odunpazarı Belediye Başkanıyken Eskişehirspor'un sorunları vardı ama Süper Lige yükselmişti. Şimdi 3 belediye başkanının AK Parti'li olmayan arkadaşların olduğu dönemde Eskişehirspor maalesef tarihinin en zor dönemlerinden birini geçiriyor. Biz Eskişehirspor'u bir çatı organizasyonu olarak düşüneceğiz. Bir tarafta Eskişehirspor, bir tarafında büyükşehir belediyesi, bir tarafında ilgili spor ve beden eğitimi bölümleri olduğu için üniversite, bir tarafında Milli Eğitim Bakanlığı veya müdürlüğü, belki valiliğin de içine gireceği bir organizasyonla Eskişehirspor'u çatı haline getirip Eskişehir'i bir spor şehri haline dönüştürmek istiyoruz. Eğer bunu yaparsak... İlkokul, ortaokul, lisede okuyan tüm öğrencilerimiz bir spor eğitiminin içinden geçsinler, profesyonel sporcu olmak isteyenler futboldan hentbola, voleyboldan basketbola ya da eskrimden satranca kadar hayatlarına o yolda devam etsinler. Profesyonelliği seçmeyen çocuklarımız ve gençlerimiz de hayatlarında spora da yer veren, zararlı alışkanlıklarından kendilerini koruyan, ruh ve beden sağlığını koruyan bireyler haline gelsin. Bunun için mutlaka ama mutlaka sporun bu şehirde yaygın ve örgün bir organizasyon olması gerekiyor. Eskişehirspor'un, 1 Nisan'dan itibaren kurumsallaşmasıyla, tesis, altyapı ve ekonomiye ilişkin tüm sorunlarını çözebileceğimizi biliyorum. Eskişehirspor'un Sen Jorj maçına gittim. Sonra Sen Jorj taraftarları Eskişehir'e geldiler. Eskişehir'de olağanüstü bir turizm hareketliliği oldu. Dolayısıyla Eskişehirspor bunu başardı. Benim belediye başkanı olduğum şehirde şehrimin takımının sadece Süper Lig'e yükselmiş olması beni kesmez, yetmez. Taraftarımız, şehrin insanları bu takımlarını Süper Lig'de oynatabilecek güçteler. Geçmişte oldu bu. Arkadaşlarım bunu abartılı bulabilir. O zaman ben onlara bir soru sorayım, Eskişehirspor'u Süper Ligi'de Avrupa liglerinde oynayacak bir takım olarak görmüyorsanız sizin gerekçeleriniz nelerdir? Eskişehirspor daha iyi yerlerde olacak. Eskişehir nasıl lig atlayacaksa Eskişehirspor da mutlaka ama mutlaka lig ve ligler atlayacak.
5- Eskişehir’e yapılması planlanan kömür yakıtlı termik santrali şehirdeki halkın neredeyse büyük çoğunluğu istemiyor. Başkan adayı olarak “Ben başkan olduğumda bu santrali yaptırmayacağım, bir baskı unsuru olacağım” diyor musunuz? Demiyorsanız bu konuda kentte referanduma gider misiniz?
Daha geniş çerçeve çizelim. Bu zamana kadar bize öğretilenlerle asla yetinemeyiz. Bu şehir de Eskişehirliler de yetinemez. Bu belediye başkanlığı için de söz konusu. Bu şehir artık bundan sonra kendisine dayatılan, kendisine lanse edilen bir belediye başkan algısıyla ya da imajıyla hayatiyetini devam ettiremez. O zaman daha üst kalibrasyonda hayaller kurmamız ve bunları gerçekleştirmemiz gerekiyor Eskişehirliler olarak. Odunpazarı Belediye Başkanıyken stadyum alanının imara açılmasıyla ilgili şehirde bir tartışma vardı. Ben o zaman 'Benim belediye başkanı olduğum bir şehirde stadyum alanı hiçbir şekilde imara açılamaz, ranta feda edilemez, betonlaştırılamaz." demiştim. Aklın yolu bir, Sayın Cumhurbaşkanımız, Bakanlarımız ve karar vericilerimizin katkılarıyla Eskişehir stadının olduğu yere 50-55 bin metrekarelik bir Millet Bahçesi ve altına otopark yapıyoruz. Bir meydan, bir kent meydanı, yeşil alan, bir rekreasyon alanı... Demek ki böyle oluyormuş. Şimdi benzer şeyi burası için de söylüyorum. Bir sürü bilgi kirliliği var. Dezenformasyon yapılıyor. Benim belediye başkanı olduğum yerde şehrimin ve hemşehrilerimizin hayrına olmayan hiçbir şey yapılamaz. Çerçeveyi böyle çizersek bugün sizin aklınıza gelmeyen konulara da öncülük ediyorum... Üniversite rektörü olduğu dönemde Fabrikalar bölgesi için 'Burası şehrin akciğeridir, burası asla imara açılmamalıdır' deyip sonra Fabrikalar bölgesini Eskişehir'in en yoğun yapılaşmasına açan arkadaşların bu sorulara cevap vermesi gerekiyor. Hani Fabrikalar bölgesi şehrin akciğeriydi, mutlaka korunacaktı. Hani buralara büyük yeşil alanlar, rekreasyon alanları yapılacaktı. Parklar yapılacaktı. Neredeyse bir metrekare yeşil alan kalmadı. Rezidansların, site girişlerindeki ufak yeşil alanları dışında neredeyse yeşil alan kalmadı. Hiçbir yeşil donatı yok. Okul yok, Sağlık ocağı yok, yollar dar. Bu yoğunluktaki yapı yoğunluğunun çok daha büyük yollara ihtiyacı var. Böyle olmadı. Ben bir gerçeğin altını çiziyorum. Bugün aklımıza gelen ve gelmeyen her şey için şehrimizin, hemşehrimizin hayrına olmayan hiçbir şeyin yanında olmam. Atatürk Stadı buna örnek, karşı örnek de Fabrikalar bölgesi.
6 - Mevcut yönetimin hangi anlayış, yöntem ve uygulamalarını eleştiriyor, hangi alanlarda yetersiz kaldığını düşünüyorsunuz? Bunlara karşı sizin yaklaşımınız ve öneriniz nelerdir?
İmar, ulaşım, trafik, altyapıdan şehirdeki yapılması gereken birçok sosyal donatının eksikliğine kadar birçok sorun konuşulabilir. Eskişehir'in küsülmüş değerleri ve kıymetleri var. Hiçbir şekilde bu kıymetler bir araya getirilip de buradan muazzam bir orkestrasyon sağlanamıyor. Böyle olunca şehrin enerjisi boşa gidiyor. Başka şehirlerdeki o birliktelik, o diyalog şehirlerde olağanüstü mesafeler almasına neden oluyor. İddiam şu: Ben bu şehrin unutulmuş değerlerini canlandıracağım. Belki bir engelliler okulu olabilir bu, belki Anadolu Üniversitesi olabilir, belki sıcak sular olabilir, termal sular olabilir... Hep bunlar unutuldu. Büyükşehir Belediyesinin 20 yılda, ciddi hayatımıza dokunan bir projesini söyleyemezsiniz. Rektörlüğü döneminde Sayın Yılmaz Büyükerşen sıcak sularla ilgili çok şeyler söyledi, bugüne kadar ne yapıldı? 20 yılda ne yapıldı? Demek ki bu şehirde birilerinin bir zamanlar gündeme getirdiği sonra da unuttuğu ve küstüğü birçok şey var. Anadolu Üniversitesi'nde engellilerle ilgili bir proje hayata geçirilmişti, Büyükşehir Belediye Başkanı olunca bunlar unutuldu. Sanki onlar hiç yapılmamış oldu. Demek ki bu şehirde birçok şeye küsülüyor, unutuluyor. Bunların hepsini hatırlamanın yeniden fark etmenin, bunları yeniden dinlemenin, yeniden bir araya getirip buradan Gayri Safi Milli Hasıla ortaya çıkarmanın vakti geldi. Benim iddiam ve tezim bu. Biz bu değerleri bir araya getirip, bu şehri mümkün olduğunca iletişime, diyaloğa açarak, ortak akılla, kentin taraflarıyla beraber yöneteceğiz. Şehirde birçok sorun var ama bunlar hiçbirisi çözümsüz değil. Çünkü Eskişehir'in imkanları ve dinamikleri Eskişehir'in sorunlarını çözmeye yeter.
7- Mevcut yönetimin başarılı olduğu alanlar nelerdir? Hangi güzel hizmetleri yapmıştır? Size göre muhalefet, yapılan işleri görmeli ve takdir etmeli mi yoksa “Onları anlatmak bize düşmez” diye mi düşünüyorsunuz.
Muhalefet yapılan işi şeylere destek vermeli, yanlış gördüklerini de eleştirilmeli. Yapıcı eleştirilerle yanlışta ısrar edilmemesini, doğrunun ve doğru yolun bulunmasına öncülük etmeli. Yapıcı muhalefet bu. Ülke siyaseti için de, Eskişehir için de böyle değerlendiriyorum. Keşke Eskişehir'de, Türkiye'de çok iyi bir sosyal demokrat bir muhalefet olsaydı ya da demokratik sol bir muhalefet olsaydı. Mesela İngiltere'de İşçi Partisi'nin ve Tony Blair'in yürüttüğü gibi iyi bir sol, iyi bir sosyal demokrat bir muhalefet olsaydı. Bu Türkiye için çok iyi olacaktı. Sayın Cumhurbaşkanımız da sık sık bunu gündeme getiriyor. Türkiye'deki iyi, yerli, milli, dünyayı iyi okuyan, Türkiye'yi iyi okuyan, Türkiye'nin ve dünyanın gittiği yeri iyi gören bir sol muhalefete ülkenin ihtiyacı var. Benim muhalefet anlayışım bu. İyi bir şey varsa, güzel, doğru varsa bunun anlatılmasını, desteklenmesini çok isterim geçen 10 yıllık belediye başkanlığım döneminde. Ama şunu da söylememiz gerekiyor Bir sürü yanlış var, yapılmaması gereken bir sürü yanlış var, yapılması gerektiği halde yapılmayan işler var. Bunlar da burada duruyor. Şimdi yapmamız gereken, geçmişte yapılanlardan ders çıkararak, daha büyük hayaller kurarak, bu şehri, kültürel, sanatsal, ekonomik, ticari, endüstriyel ve teknolojik anlamda, akademik anlamda, hayatın her alanında dünyanın gelişmiş kentleriyle kendi alanlarında rekabet edebilen bir şehir haline getirmemiz gerekiyor. Dolayısıyla bugün artık söylememiz gereken, şunların neden yapılmadığından ziyade bizim ne yapacaklarımızı anlatmaya çalışmak. Bu şehrin ilk kurulduğu günden bugüne kadar tüm belediye başkanlarının bu şehir için çok anlamlı katkıları oldu. Herkes çok iyi şeyler, güzel şeyler yaptı imkanları ve kendi zamanlarının ruhlarına uygun, artık 21. yüzyılın ilk çeyreği tamamlanmak üzereyken, bu şehirle ilgili çok daha büyük, çok daha vizyoner, bu şehri dünyanın gelişmiş şehirleriyle rekabet eden bir şehir haline getirmemiz gerekiyor. 'Dünyanın Eskişehir'i var' derken kastettiğim bu. Dünya şehirleriyle rekabet edebilen bir şehirden bahsediyorum. Dünyada artık yerel yönetimler o şehrin sahibi ve sorumlusu, dolayısıyla bugünden itibaren olaya bu çerçeveden bakmak gerekiyor.
8- Eskişehir'de partinizden gereken desteği aldığınızı düşünüyor musunuz?
Milletvekillerimiz, il, ilçe gençlik, kadın kolları, il, ilçe teşkilatlarımız, geçmiş dönemde yönetimde görev alan arkadaşlarımızdan mahalle sorumluları ve sandık müşahidine kadar olağanüstü bir destek ve sinerji var. Önceki dönem milletvekillerimiz bizi yalnız bırakmıyorlar. Sabahın ilk ışıklarından gece yarılarına kadar çalışmalarımız bir işbirliği içinde devam ediyor. Şehirdeki tüm arkadaşlarımız, MHP'li arkadaşlarımla Cumhur İttifakı olarak birlikte gece gündüz çalışıyoruz. Dün MHP Milletvekilimiz Nurullah Bey ile 2-3 akşam etkinliğine birlikte katıldık. Orada da moral ve motivasyon var. Eskişehir'deki tüm hemşehrilerimizin oylarını almak için, tüm hemşehrilerimizin adayı olmak için canla başla çalışıyoruz.
9- Evde patron kimdir?
- Tüm evlerde erkeklerin olduğu kadar patron ben, hanımların olduğu kadar da eşim.
10- Hiç keşkeniz oldu mu?
İnsan olup da keşke dememek mümkün değil. İnsanız, hata yapıyoruz, sonra bu hatalarımızı telafi ediyoruz. Bir daha benzer bir hatayı yapmamaya gayret ediyoruz. Tabi insan olup da keşkesi olmayan yoktur. Gönül ister ki bu keşkelerin miktarı az olsun.
11- Mutfağa girer misiniz? En sevdiğiniz yemek, tatlı ve içecek nedir?
Mutfağa girerim. Yemek yapmak şeklinde değil de eşime ya da kızıma yemek yaparlarken yardım etmek için mutfağa girerim. Eşim ne görev verirse, daha çok salata oluyor. En sevdiğim yemekler sebze yemekleri, tatlı olarak süt tatlıları, içecek olarak da su.
12- Hiç evcil hayvanınız oldu mu?
Şehirde yaşarken yoktu. Şimdi müstakil evde yaşıyoruz. Evde değil ama sokağımızda çok hayvan var. Evimizde evcil hayvanımız olsaydı herhalde bu kadar meşgul olmazdık. Sokakta kedi ve köpeklerimiz var. Günün belli vakitlerinde onların suları, mamaları konuyor. Evimizde yok ama sokaktakiler bizim. Kızımın daha önce balıkları ve kuşları vardı. Üniversiteli olunca şimdi yok. Evimizin bulunduğu Dede Mahallesi Karapınar Mezarlığı'nın üzerindeki sokak hayvanları bizim hayvanlarımız yani.
13- Spor yapar mısınız?
Bugünlerde daha çok yürüyüş. Önceden her akşam istinasız yürüyordum bazen eşim ve kızım, bazen de arkadaşlarımla. Ama bu seçim kampanyası döneminde aksatıyorum.
14- En son hangi kitabı okuduğunuz?
Sabahattin Kudret Aksal'ın "Gazoz Ağacı" kitabı.
15- En son seyrettiğiniz film hangisidir?
Oğlumla izledim, bir aksiyon filmiydi, ismini hatırlamıyorum.
16- Keyif aldığınız müzik türü nedir?
her türlü müzikten keyif alırım. Yerli, yabancı, klasik... İyi müzik ve iyi sanatçı olduğu sürece Doğu'dan Batı'dan, dünyanın her yerinden dinlerim. Şu sıralar pek fırsat olmasa da evde, arabada dinlerim.
17- Müzik aleti çalar mısınız?
Bir enstrüman çalmayı çok isterdim. Bunu 'Keşkeniz var mı?' sorunuzu yönelttiğinizde cevap verebilirdim aslında. En büyük keşkelerimdendir. Kızım hem gitar çalar hem de ney üfler, küçük oğlum gitar çalıyor. Büyük oğlum çalmasa da müzikle ilgilidir. Eşim Kırşehir'de Neşet Ertaş'ın ailesiyle aynı sokakta yaşamış, komşusuymuş. Orada bir müzik kültürü var. Ama eşimin de yok benim de yok. İnşallah çocuklarımız devam ettirir.